
24 Haziran 2024, 20:56
Yeni nesil bir işyerine başvururken, ne iş yapacam, ne kadar maaş alacağım, sosyal haklarım ne olacak... bir sürü soru.
İşsizlikten büyük problem, iş beğenmeme sorunumuz var. Gençler 5 kuruş olsun, şoför mahalli olsun peşinde. Üniversite diplomasını ( bazıları da babasının parasıyla) alan herkes kafadan genel müdür makamına oturacağım zannediyor. Peki senin diplomanın bu iş yerine ne katkısı olacak ? Binlerce diplomalı yanında senin ne artı özelliğin var ?
Kayseri ‘de “İşten artmaz, dişten artar” derler. Bugün cafeler, iş beğenmeyen, ellerinde akıllı telefonlar olan, yarım akıllılarla dolu. 10 liralık geliri ile (veya babasının cebinden) 100 liralık bilmem ne marka telefon almış adam, akıllı değil, olsa olsa yarım akıllıdır. Hiçbir işveren sizin elinizdeki akıllı telefonun özelliklerine veya sizin sosyal medyada dudaklarınızı büzerek, elinizde bilmem ne marka kahve, verdiğiniz pozlara bakmaz, sizin özelliklerinize bakar.
Herkes Kayseri ticari zekasından bahseder, ama bu işin binlerce yıllık ticari geçmişinden, kültüründen bahsetmez. Kayseri’nin ticari başarısında, “ticari zeka değil, ticari kültür” vardır.
Kayseri merkeze 20 km mesafede Kültepe Kaniş Karum diye antik bir Asur kenti vardır. İşte 5.000 yıllık bu şehirde, 4.000 yıl önce, ilk şirket kuruluyor. 15 Kg altın ile 12 ortaklı kurulan şirketin başına Amur İştar, 12 yıl işletmeci ortak olarak atanıyor.
Peki dünyada başka 4.000 yıl önce kurulmuş başka bir şirket var mı ?
Kayseri’de iş arayanlar, bu gün küçümseme ifadesi, vasıfsızlık olarak algılansa da: “Ne iş olsa yaparım abi” diye iş arardı. İşveren de, pazarlama yapacaksın, satın alma yapacaksın, tahsilat yapacaksın, sevkiyat yapacaksın, gerekirse depoya girip mal yükleyeceksin....diye işe alırdı. Şimdi bunları iş arayan bir gence söylesen bu “emek sömürüsü” der.
Peki imalat, ambalaj, pazarlama, satın alma, muhasebe, personel... bilmeden, nasıl işletme yönetebilirsin ki?
Bu gün üniversitelerde verilmeyen, “hayatın içinde işletme yönetimi” Kayseri’de 4.000 yıldır bir kültür, bir yaşam biçimi.
Merak ettim Organize Sanayi eski Başkanı Mehmet Karabulut’u aradım.
-- Mehmet abi, Kayseri’nin 3 tane organize bölgesi içinde ve dışında kaç fabrika vardır?
-- 2.000 civarındadır dedi.
-- Peki bu fabrikaların kaç tanesi babadan kalmadır ?
-- Benim bildiğim 8-10 tane
-- Peki abartsak 50 desek, hatta 100 tane babadan kalma desek.
Evet işin sırrı burada, 2000 fabrikadan 100 tane babadan kalma, 1900 tanesi, işin başındaki patronun dişiyle tırnağı ile kurduğu fabrikalar. Yani o fabrikalarda, üretimde, sevkiyatta, pazarlamada, satın almada... her bölümde çalışan, ne iş olsa yaparım diyenlerin fabrikaları, % 90’nı da üniversite mezunu değil.
Peki bu gün Kayseri üniversiteleri dahil, Türkiye’de herhangi bir üniversitede Anadolu’nun 4.000 yıllık ticari kültürü okutuluyor mu? Yoksa biz üniversitelerde ticari girişimciliği mi öldürüyoruz ? Sanayici, üretici, girişimciler üniversitede mi yetişiyor, sanayide mi?