• 11 Mayıs 2024, 02:34

    Asla ve asla bir tarihçi veya yazar olma iddaasında değilim.
    Çocukken, köyde çok kitap bulma okuma şansımız yoktu ama babam Mafeshok Şevket ve dostlarının haceş sohbetlerinde odanın bir kenarına kıvrılıp, anlatılanları dinlemek müthiş keyifli idi.
    Sohbetlerin çoğu Kafkasya, 93 Harbi, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı idi.
    Ortaokul'da tarih öğretmenim Rahmetli Ahmet Çipil, bir tarih ödevi vermişti. Aradım, sordum istediğim gibi bir ödev hazırlayacak kitap, kaynak bulamadım.
    Tarih 80'li yılların ortası, Köyde bir postahanemiz var, yeni yeni telefonla tanışıyoruz. Bir yeri aramak istediğiniz zaman Postahaneye telefon yazdırıyorsunuz, bir hafta, on gün sonra ancak sizi çağrıyorlar ve telefon görüşmesi yapabiliyorsunuz.
    İşte o günlerde, ödevimi yapabilmek için, Genel Kurmay Başkanlığına mektup yazdım, adreside bilmiyorum. "Genel Kurmay Başkanlığına Ankara" yazdım gönderdim, nasıl olsa postacılar biliyordur diye, kaynak kitap istedim. Onlarda General Salih Polatkan'ın "Dünya Savaşları" isimli iki cilt kitabını hediye göndermişti. Ancak benim mektup yazmam, gidişi ve kitapların gelişi 3 ay sürmüştü. O arada hocam sordu ne yaptın ödevi diye, bende anlattım." Tamam, sana 10 veriyorum, istediğim buydu" dedi, yapamadığım ödevden 10 almıştım.
    O gün bilgiye ulaşmak için 3 ay beklemek gerekiyordu, bu gün 3 saniye bile sürmüyor.
    Kitap okuma alışkanlığının adam akıllı azaldığı bir dünyada, bizde bu gün bu paylaşımları yapıyoruz ki, günümüzün en etkili iletişim kanalı sosyal medya ile gençlerimize ulaşalım.
    Yaşlılarımızın 15-20 kişilik sohbetlerde anlattıklarını şimdi bizde sosyal medyada yüzlerce binlerce insana aktarıyoruz.
    Aslını, neslini, nereden geldiğini bilmeyen, nereye gideceğini bilemez.
    İnş bir gün bunları kısa notlar- hikayeler şeklinde bir kitap olarak basmayıda istiyorum.
    Umarım kısmet olur.
    Oğuz Berk
    28 Nisan 2019 - Kayseri 
  • WhatsApp