• 12 Mayıs 2024, 23:20

    Netameli bir konuya girdiğimin farkındayım, kırmadan dökmeden, duyduklarımız, okuduklarımızla harmanlaşmış bir şekilde aktarmaya çalışacağım. Herşeyden önce bunların tarihçiler tarafından belgelendirilmeye ve araştırılmaya muhtaç konular olduğunu, resmi tarihte bunların bir çoğunun geçmediğini ve bu gidişle hiçbir zaman geçmeyeceğini belirtelim.
    Yaşlılarımız anılarında, hikayelerinde, Mustafa Kemal Paşa'ya çok az yer verirdi. Bazen yeri geldikçe “Kemal Paşa” diye adı geçer ama olumlu, olumsuz çok söz edilmezdi.
    Sanki sevdikleri birine, affedilmez, unutulmaz, bir kırgınlık vardı. Ama İsmet İnönü’nün adı her hikaye de geçerdi, “Degu İsmet” diye başlayan hikayelerde, sayıp sayıştırırlardı.
    Mustafa Kemal Paşa’nın, hayatının son anları hariç, neredeyse hayatının her noktasında Çerkesler vardı. Çocukluğunda, okul hayatında, Samsun’a çıkışından önceki tüm planlarda, çıkışından sonraki yol arkadaşları, hamileri hep Çerkeslerdi. Samsun’a çıkışından hemen sonra İstanbul Hükümeti tarafından görevden alınması ve tutuklanması için karar çıkartıldığında da Çerkesler, Mustafa Kemal Atatürk’ü koruma altına almıştı. Samsun'dan alıp Amasya, Tokat, Sivas.... yolculukları boyunca Muhafız bölüğü komutanlarından biri Şemsettin Şular, diğeri ise köyümüzden Binbaşı Vunerıgo Osman Bey’di. Hatta Samsun'a ayak bastığında da, 200 süvari ile gelip ilk desteği verende, Kavak'lı Canbolat oğlu Berzeg Ekrem Bey'di.
    Bu kadar sıkı ilişkilerin olduğu Mustafa Kemal Paşa, nasıl anılmaz. Öyle ya, Mustafa Kemal’in yanındaki tüm Çerkes beyleri, komutanları Hüseyin Rauf Orbay, Çerkes Ethem, Ali Fuat Cebesoy, Cemil Cahit Toydemir, Kuşçubaşı Eşref, Emir Marşan Paşa, Bekir Sami Kunduk… işleri bitince tasfiye edilmiş, harcanmıştı.
    Biraz korku, biraz saygı ile Mustafa Kemal silinmişti anılardan, ama tüm bu tezgahların müsebbibi olarak görülen İsmet İnönü’ye, söylenmedik laf bırakmazlardı: “Bütün fitnenin başı o Degu İsmet” diye başlayan anılarda, ne kadar fitne fücur olduğu anlatılırdı.
    Anlatılanların ötesine gittiğimizde Mustafa Kemal’in Çerkeslerle tanışması - samimiyeti askeri okuldan arkadaşı Ali Fuat Cebesoy’la başlıyordu. Bazı rivayetlerde ise bu tanışıklık, Mustafa Kemal’in üvey babası, (annesi Zübeyde Hanım’ın 1889’da yaptığı evlilikteki ikinci eşi) Selanik Gümrükler Baş Müdürü Ragıp Bey’le başlıyor. Ragıp Bey’de Çerkesdir ve Çerkeslerle ilk tanışması böyle olmuştur. Ragıp Bey'in en büyük oğlu Süreyya Bey, babası Zübeyde Hanım'la evlendiğinde subaymış. Atatürk ona özenmiş. Süreyya Bey de, onu alıp askeri okula yazdırmış. Süreyya Bey, iddiaya göre Atatürk'e bir de bıçak hediye etmiş, "Gerektiği zaman bunu kullanabilirsin" demiş. Tarih kitaplarında Atatürk’ün Selanik’te doğduğu ev olarak, halen müze olarak gösterilen ev aslında doğduğu ev değil, 9 yaşından itibaren üvey babası Ragıp Bey’le yaşadığı evdir. (Mustafa Kemal’in üvey kardeşi Rukiye Hanımın torunu, Ferhat Babür röportajı /19-10-2004 Sabah gazetesi)
    Askeri okul yıllarında Mustafa Kemal, okul arkadaşı Ali Fuat Cebesoy'un evine sık sık misafir olur ve Ali Fuat’ın aileside bu yetime kol kanat gererdi.
    Oğuz Berk
    Uluslararası Kafkas Derneği Gen. Başk.
    1 Mayıs 2019 - Kayseri

    DEVAM EDECEK
  • WhatsApp